Aramızdan Ayrılanlar

KAYBETTİKLERİMİZ
KAYBETTİKLERİMİZ
Çağrı Güler Mustafa Baykut M. Ali Güneş Urus Kemal Gülsüm Çakıl Ayşe Ibrık Hüsne Zorkun Bağdat Elmas Emine Güler Dursun Sivri Havva Rande Cennet Mağara Hüsne Berk Hortlu Hacı Vakkas Kaya Kazakçı Yusuf Yusuf Kırıcı Mustafa Dinler Semerci Durdu Emine Yarbaş Mercen Yıldızlı Mahmut Ali Sultan Karagöz Elif Dolgun Ramazan ve Ülkü D.Şehitleri Emine Kozak Ambarcı Elif Doruk Ali Fatık Onaran Ahmet Dinler Osman Ahmet Zeynep Gök Hasan Dilbaz Hanifi Kekil Mısto Hüseyin Ömer Çirkin Zeynep Nurhak Sinan Dolgun Azzıkçı Ali Hava Kekeç Ümmusün Mehmet H.Kökenöz Ayşe Kökü Hanım Tükel Mehmet Aygörmez Elif Aygörmez Ayak Cuma Mehmet Yalçın Hatice Sarıaltun Beser Mustafa Recep Mehmet İmam Cuma Ayşe Kınalı Mehmet Koca Ayşe Karabıyık Ayşe Demir Nalbant Hasan Ahmet İğde Bömrklü Onbaşı Mehmet Havuç H.Temizyürek M.Onaran E.Çetinkaya Cengiz Sümbül Fatma Berker U.Ahmet Gök Fatih Yakar ve Eşi Hasan Arı ve Eşi M.Ali Arı Hatice Yıldızlı Fahri Yıldızlı İsrafil Yıldızlı Abdurahman Çolak ve Eşi Alırza Ünal Kızı emine Mehmet Kardeş ve Eşi Akif Kuş Fatma ve Merve Koca Furkan ve Nursel Mehmet Dilik ve Eşi Ayşe Dilik Teslime Dilik Ayşe Dilik Salman Malkoç Beser Malkoç Fadime Malkoç Esin Malkoç Beser Mıstık Kasım Zorkun Duran Tekin İbrahim Kozak Nurgül Kozak Canan Kozak Cansu Kozak Enes Kozak Edanur Çalışkan Elif Yeşil Emre Çalışkan Gülsüm Çalışkan Hatice Sivri İsa Filiz Mehmet Canlı Mehmet Çadır Muzaffer Deşir Nursel Hasırcı Ramazan Kırıcı Salman Erinci Yakup Zorkun Yusuf Kelle LİNK ADI Cahal Berk Ebili Berk Mehmet Berk Ökkeş Berk Mıstık Berk Ayşe Berk Selver Berk

17 Eyl 2014

YAŞANMIŞ GERÇEKLER 01

                         YAŞANMIŞ GERÇEKLER
                                            Bölüm (01)
      ADAMIN MI? VARDI? 
      Lakabına Daşo derler. Tüm çevre onu tanır. Herkesçe sayılan sevilen muhterem ve saf bir insandı. Aksu Mahallesinde ikamet ederdi. Nasrettin Hoca misali güldürür, bazen düşündürür. Bu insanın sürüyle davarının olduğu söylenir. Devamlı davar otlatarak vakit geçirirmiş. Bir gün akşam davarı eve getirdiğinde hanımı “bey evde tuz kalmadı” der.“Peki, hanım yarın davarı sen otlat” Ben de Gölbaşı’na gider.” tuzu getiririm der. Anlaşırlar sabah erkenden kalkar. Merkebine biner, Gölbaşı’na varır. Evine ve davarlarına bir yıl yetecek tuz alır. Merkebine yükler. Yola koyulur. Azaplı, İnekli köylerin geçer Başpınar köyüne geldiğinde merkep yorulur. Asasıyla merkebi döverken arkadan iki jandarma gelir. Daşo goca askerden çok korkarmış. Askerler “amca yazık değil mi? Dili yok, dişi yok hayvanı dövüyorsun.” derler. Askerlere “oğlum dili de var, dişide var.” Kurnazlık ediyor gitmiyor der.
       Askerler Daşo’ya “bir daha merkebi dövdüğünü görürsek ellerine kelepçeyi vurur seni, karakola götürür biz de seni döveriz.” derler. “Komutan oğlum vallah billâh bir daha dövmem.” der. Askerlerin uzaklaşmasını bekler askerler uzaklaşınca merkebi bir daha döver. “(..diğim) demek karakolda da adamın vardı ha!” der. Merkebi iyi bir döver hadi askerleri çağır da seni kurtarsın der. 1313 doğumlu olan Daşo goca 18 Nisan 1965 tarihinde vefat eder. Kendisine Allah’tan rahmet ailesine baş sağlığı diliyorum...
         ARAYIN, ARAYIN BULURSUNUZ:
        İlçemizde çok dindar beş vakit namazını kılan, güzel Kur’an okuyan Kerem Salman efendi bir kişiliğe sahipti. Bu insan bir ara kafayı üşüttü. Sağa sola saldırır. Esnafları rahatsız eder, dükkânların, arabaların camlarını kırar. O günün Belediye başkanı zabıtaları ile bu kişiyi Adana’ya Balcalı Hastanesine gönderir. Adana’ya varırlar Şoför Balcalı hastanesini bilmez. Birkaç kişiye sormuşsa da kimse hastanenin
      Nerede olduğunu bilmez. Bunları duyan arabanın arka koltuğunda yatan Salman Şoföre “Arayın, arayın ancak (..kimi) bulursunuz” der. Şoför abi bu hastaneyi sen biliyorsun tarif ette bir an önce varalım der. Salman bana ne Şoför değil misin bul der. Şoför birkaç çarşı sokak geç dikten sonra nihayeti hastaneyi bulur. Ve Salman’ı hastaneye yatır dönerler. Salman siz gidin ahmaklar arkanızdan gelirim der...
        ARDINDA NAMAZ KILINMAZ:
       Yaşlı bir amcamız her nedense Cami imamına kızar. Bu muhterem amcamız 5 vakit namazını camide kılan biridir. Her ne sebeptense o gün camide, cemaate döner: “Ey cemaat bu imamın arkasında namaz kılınmaz.” der.
Ve kendiside camiyi terk eder. Namazlarını evinde kılar. Camiye alışık olan amcamız tekrar camiye gitmeye başlar. Cemaat tan meseleyi bilen biri sormuş “Hani sen bu imamın arkasında namaz kılınmaz demiştin.”deyince “Ben imamın ardında kılmıyorum ki. Beş saf geride, direğin arkasında kılıyorum.” der...
        AYAKTA UYUYAN ADAM:
       Yine Cerit’li bir vatandaş Merkebiyle komşu köylerden birine saman almaya gider. Samanı alır, merkebine yükler Çatalağaç yolunda. Merkep önünde kendisi arkada hem uyuyor, hem yürüyor. Geriden bir kamyon gelir. Şoför korna çalar, duymaz. Şoför “Bu adam sağır galiba.” der. Şoförün yanında oturan biri; “Usta bu adamı tanıyorum. Cerit’lidir hem yürür, hem ayakta uyur” der. Adam kamyondan iner yolcunun yanına varır. Yolcu gerçekten uyuyor. “Adam yolcuya uyan!” deyince birden irkilir.”Yolcuya kızar sende kimsin beni korkuttun” der. “Adam Merkebi kenara çek biz geçek sen hem uyu hem yürü” der...
        ARKADAŞINA MİSAFİR OLUR:
       Mevsimlerden kış, Adam Bir akşam arkadaşına misafir olur. Evde bira içildiğini görür. Adam orada bir kaç şişe içer bana eyvallah der yoluna devam eder. Düşe kalka evin yolunu tutar. Adam nere gittiğini bilmez yoldan dışarı çıkar bir evin süyüğünün altına yürür Kafasını süyüğe vurur. Oracığa oturur acaba bana kim vurdu diye düşünürken biraz sonra ayıkır ben kafamı kendim süyüğe vurmuşum der kalkar yoluna devam eder. Düşe kalka eve gelir. Evin önünde ayağı kayar oraya düşer.
      Oracıkta yatar uyur uyandığında üzerine yarım metre kar yağmış elbisesi ıslanmış. Tamamen ayıkır evine çıkar. Elbiseyi değişir yatar iki gün iki gece sonra uyanır ve bir daha da içkiyi ağzına almaz...
         BAKARAK BELLER: 1
        Çoban Güccük. Terzilik öğrenmek ister. Fakat köyünde terzi olmadığı için Maraş’a gider. Çarşı da gezerken bir terzi dükkânına rastlar. Güccük bu terziyi bir müddet uzaktan seyreder. Ustanın buyur yiğit gömlek mi diktireceksin, şalvar mı?” demesi üzerine “Bir gömlek, bir de şalvar diktireceğim.” der. Usta “hazır var ölçünüze uyarsa verelim” der. “Yok, bana yenilerin dik” der. Usta adamın ölçülerini alır. Şalvarı gömleği dikmeye başlar. Güccük iyice seyreder. Usta gömlek ve şalvarı hazırlar Güccük’e teslim eder.“Sen nerelisin?” diye de sorar.
       “Ceritliyim.” der. Usta “Cerit’li olduğunu bilsem seni dükkâna bile koymazdım.” der. Güccük “neden?” der. Usta “Ceritli her şeyi bakarak bellermiş.” der. Güccük gömleğin, şalvarın parasını verir köyüne dönerken bir de dikiş makinesi satın alır. Evinin bir odasında çalışmaya başlar. Böylece terzi olur. İşini çok iyi yapan Güccük kısa zamanda iyi bir terzi olur. Cerit'te ün alır. (1940) doğumlu olan Güccük lakaplı Mehmet Kırıcı (2012) yılında vefat etti Allah'tan rahmet diliyorum...
         BAKARAK BELLLER: 2
        Çoban lakaplı Hacı Kırıcı Çoban Gücüğün abisidir. Hacı her şeye kafası çalışan bir insandı. Bir sabah kalkar Maraş’a gider. Çarşı pazar dolaşırken Sobacılar Çarşısına girer. Soba yapan ustayı bir müddet uzaktan seyreder. Soba ustası Hacı’yı çağırır sorar.“Buyur yiğit sobamı borumu alacaksın?” der. Hacı “Bir soba, bir dirsek, birkaç tane de boru yaptıracağım.” der. Usta “Hazır sobamız borumuz var.” der.
         Hacı “Yok bana yenilerin yap eskileri almam.” der. Usta sobayı yapmaya başlar. Hacı dikkatle ustayı seyreder. Soba, dirsek ve borular yapılır. Hacı bir bakmaya orada sobacılığı öğrenir. Ustanın parasın verir. Usta Hacı’ya “sen nereliydin?” deyince. “Cerit’liyim.” der. “Bunu baştan söylesen ne vardı. Seni dükkânıma bile koymazdım.” der.
        Hacı “Neden?” diye sorar. “Cerit’liler sanatı bakarak bellermiş. Seninki soba almak değil, sobacılık öğrenmekmiş.” der. Hacı “Bildin.” der. Usta “Al şu sobanı bir daha buralara gelme” der. Sobasını alır ayrıca çarşıdan soba yapma malzemelerini de alır köye gelir. Akşamdan sobacılık tezgâhını dükkânına kurar. Sabah erkenden çalışmaya başlar. Kısa zamanda iyi bir soba ustası olur...
        BANA MI SORDUN?
       Öğretmen öğrencilerinden birine “İki kere iki kaç eder?” der. Öğrenci öğretmeninin gözüne bakar. Öğretmen “Ne bakıyorsun evladım duymadın mı? İki kere iki kaç eder?” deyince. “Öğretmenim sen bilmiyorsun da bana mı soruyorsun?” der. Arkadaşları kahkaha atarak gülerler...
       BANA ÜRMEDİN:
       Engizek’li Culha bir gün Cerit’e gelir. Köyde gezip dolaşırken bir arkadaşı ile karşılaşır. Konuşurlar, hoş beşten sonra adam arkadaşına “Galiba sen beni tanıdın” deyince Arkadaşı “Tanımaz mıyım.” der.“Peki, tanıdın da niye bana kuyruk sallamadın?” der. Arkadaşı “Ben it miyim de sana kuyruk sallayım” der. Ve arkadaşına küser. Bir daha da konuşmazlar...
         BAYRAK SEVDALISI:
        Tola, 1971 doğumludur doğuştan zihinsel özürlü mecnun biri. Köy Halk’ı tarafından sevilen birmecnun dur. Kimseye bir zararı olmaz. Esas adı Mehmet’tir. Onun lakabı Tola. Bazen öfkeli, bazen neşeli, bazen kendi kendine konuşur, gezer. Tanıdığı her insana gülümser. Kendisine sorulan soru ne olursa olsun “He” diye cevap verir. Başka bir şey diyemez. Tola’nın en büyük sevdası
       Türk Bayrağı’na olan aşkıdır. Bir müddet elinde Türk Bayrağı ile gezdi. Bayrakla yattı, bayrakla kalktı. Tola parayı bilmez ve konuşamaz. Acıktığı zaman tanıdığı insana yaklaşır, açlığını ispat etmek için midesini gösterir. O zaman aç olduğunu herkes bilir. Bazı esnaflarımız Tola’ya paket pirinç, makarna ve sebze verirler. Çok sevdiği esnaf Hacı Hüseyin Kuş’a götürür yemek yapmasını ister.
       Hacı Hüseyin Kuş olurda Tola’yı hiç kırar mı? Tola’nın yemeğini hazırlar. Salatasını yapar, karnını doyurur, çayını içirir. Tola Hüseyin Kuş’a söver ayrılır. Tola zihinsel özürlü olabilir ama Bayrak sevdalısıdır. Bu ülkede yaşayıp da Bayrağımızı yerden yere vuranlar asıl zekâ özürlü olan o kişilerdir. Beyin özürlülere en güzel cevabı bizim Tola vermiştir. Tola’nın son günlerde iki gözleri de görmez oldu kolay, kolay evden çıkıp gezemez. Rabbim yardımcısı olsun...
------------------------------
Tıkla 2.Bölümü Oku



Hiç yorum yok: